Bedenimizin dili...

İnsanın evrimi boyunca iletişim kurmakta ki hiç değişmeyen,

sözel  olmayan bir dili vardır.

Bu dil; din, dil, ırk, cinsiyet ayırt etmeden anlaşılabilecek  BEDENİN DİLİDİR.

Hepimiz vücudumuzun dili aracılığıyla duygu ve düşüncelerimizi,

İstek ve ihtiyaçlarımızı hatta ruhsal zenginliklerimizi başka insanlarla paylaşırız.

Eğer bedenimizin diline önyargısız ve cesaretle yaklaşırsak; birçok görüşme ve

karşılaşmanın sonucunu başarılı kılmamız söz konusudur.

Duyguların ve düşüncelerin kelimelere dökülmediği durumlarda bunu çok açık hissederiz.

Böyle anlarda; bir bakış, başın bir dönüşü,kavrayan bir jest,bir mimik binlerce kelimeden 

daha fazla anlam taşır.

Çünkü biliriz ki kelimelerimizi çoğu zaman  gerçek duygu ve düşüncelerimizi örtmek için

kullanırız.

Beden dilimizin en belirgin, en kesin anlamları yüzümüzdedir;

Bakar,güler, anlatırız,

Bazen de bakmaz, gülmez  ama yine de anlatırız.

Aşık olduğumuzda  gözlerimiz nasıl da parlar,

Ama hüzün varsa eğer; bakışlarımız donuk ve anlamsızdır.

Nefretlerimiz önce yüzümüze yansır,

Sevinçlerimiz de öyle...

İçten kahkahalarla,  dudak kenarına  eğreti oturtuverdiğimiz gülümseme arasındaki

fark hemen hissedilir.

Bedenimizin  dilini  tutamayız...

Öylesine konuşkandır ki; engelleyemez kendini,

Öyle bir dildir ki; yalan söylemeyi  beceremez .

Hem uçarı, hem fütursuzdur.

Onun için; yargılara gelemez, sorgulara da,

Ama doğruyu söyler korkmadan....

Başkalarını anlamak için bedenlerine bakın,

Gerçek duyguları algılamak, çözmek için  analiz edin onları.

Karşınızdaki ile sözsüz iletişim hemen kuruluverecektir; hem de en doğalından.

Sonra dönüp kendi bedenize kulak verin;

Yeniden keşfedin kendinizi,

Ruhunuz belki de sizin bile bilmediğiniz  birçok şeyi  fısıldayacaktır size.....