Abdi İpekçi meğer ölmeden 1 gün önce…

Tarihler 1 Şubat 1979’u gösterdiğinde İstanbul’dan gelen bir haber tüm Türkiye’yi derinden sarstı. Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, suikasta kurban gitmişti…

Tarihler 1 Şubat 1979’u gösterdiğinde İstanbul’dan gelen bir haber tüm Türkiye’yi derinden sarstı. Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Abdi İpekçi, suikasta kurban gitmişti…

Olaydan bir gün önce eşi Sibel ve aile dostu da olan gazeteci Leyla Umar ile yemek yiyen İpekçi, yemeğin ortasında Çin’den aldığı fal kitabını açmıştı. Kitabın içinden çıkan ince çubukların gelecek hakkında bilgi verdiğini söyleyen İpekçi, Umar’dan sonra kendi doğum tarihine göre belirtilen sayfayı açtığında ‘Evinde yangın var’ cümlesiyle karşılaşmıştı. Eşi, evde bulunan çocukları için telaş edip yemekten kalksa da evine asıl ateşin bir gün sonra düşeceğini bilmiyordu…

EN SEVDİĞİ YEMEĞİ İSTEDİ

Olay günü sabah erken saatte Ankara’ya giden İpekçi, dönerken eşi Sibel Hanımı aramış, en sevdiği yemek olan köfte, pilav ve patates yapmasını istemişti. Leyla Umar ve Sibel İpekçi, Abdi İpekçi için yemek hazırlarken; İpekçi Ankara’dan İstanbul’a dönmüş, önce gazeteye uğramıştı. Saat 17:40’ı gösterdiğinde arabasıyla evine doğru yola çıkan İpekçi, kendisine kurulan hain pusunun habersizdi! 

İpekçi, Nişantaşı’da, evinin bulunduğu Karakol sokağına girmesine on metre kala trafik nedeniyle yavaşladığında sağ camdan beliren bir karartı onu kurşun yağmuruna tuttu.    

5 el silah sesi duyan Sibel Hanım, cinayeti hissetmişçesine “Abdi’yi vurdular” diye bağırdı. Leyla Umar ve Sibel İpekçi, sokağa fırladığında İpekçi’nin aracı direğe çarparak durmuş, Abdi İpekçi ise hayatını kaybetmişti.

TÜRKİYE, AĞCA İLE TANIŞTI

Henüz 50 yaşındaydı İpekçi. 24 yaşında başına geçtiği gazetede daha çok yazılar yazacak, halkı aydınlatacaktı. Olmadı, derin güçler, yüzlerce aydın-gazeteci gibi onun da kalemini kırmışlardı…

Binlerce insanın katıldığı cenaze töreninde gözyaşlarıyla sonsuzluğa uğurlanan İpekçi, geride yüzlerce soru bırakmıştı. 

Olaydan 5 ay sonra; 25 Haziran 1979’da cinayetin tetikçisi olarak yakalanan Mehmet Ali Ağca,  Maltepe Askeri Cezaevi'ne gönderildi. Ağca, ilk ifadesinde olayı tek başına planladığını söyleyerek, “'İsyan ettiğim için öldürdüm. Hükümete karşı değil düzene karşı olduğum için öldürdüm. Açıklayacağım tek şey silahlı sağ veya sol eylemci olmadığım, bağımsız tek başına terörist olduğumdur. Kesinlikle hayatımda hiçbir siyasal kuruluşa üye olmadım.” açıklamasını yapsa da daha sonra ifadesini değiştirip olayın arkasında başka güçler olduğunu, kendisinin yalnızca bir aktör olduğunu belirtti. 

SON YAZISI YÜZÜNDEN Mİ?

İddialara göre İpekçi, mason localarından birinin Türkiye’de silah kaçakçılığı yaptığını öğrenmiş; son yazısında da silah kaçakçılığına değinmişti. Hatta cinayetin gerçek azmettiricilerinin Mehmet Şener, Oral Çelik, Yalçın Özbey ve Yavuz Çaylan olduğu, cinayetin, uyuşturucu ve silah kaçakçısı olan ve o tarihte MİT’e çalıştığı öne sürülen Abuzer Uğurlu’nun bürosunda planlandığı ve o gün eylem planının yapıldığı odada bir MİT mensubunun da bulunduğu iddia edildi. Bu iddia, mahkeme sürecinde Ağca da dahil olmak üzere en az üç sanık tarafından dile getirildi. Ancak MİT, bu iddiaya yanıt vermedi. 

Cinayetin ardından sır perdesi bir türlü aralanamazken cezaevinde 5. ayını dolduran Ağca, 23 Kasım 1979’da firar etti. Adı ‘Susurluk Kazası’ ile gündeme gelen Abdullah Çatlı'nın da aralarında bulunduğu iddia edilen bir grubun yardımıyla kaçırılan Ağca, ölüm cezasına çarptırılsa da Bulgaristan’a kaçmıştı. 

PAPA SUİKASTI

Tüm bunlar yaşanırken İpekçi’nin eşi ve çocukları yaşadıkları acı bir tarafa büyük bir maddi sıkıntı içine girmişti. Öyle ki İpekçi’nin yıllarca emek verdiği gazete, İpekçi’nin içinde kurşunlandığı ve borçla aldığı arabaya el koymuş; eşi Sibel Hanım, takılarını satmak zorunda kalmıştı. Aile hayatta kalma mücadelesi verirken onlar gibi tüm Türkiye’de İpekçi suikastının çözülüp suçluların yakalanmasını bekliyordu. Tarihler 13 Mayıs 1981’i gösterdiğinde Ağca ismi yeniden sahnedeydi. Bu kez İtalya’da ve Papa ll. Jean Paul Suikastı ile…

Gözler bir anda Ağca’ya çevrilirken yıllarca İpekçi ve Papa suikastı arasında bağlantı kurulmaya çalışıldı. 128 kez ifadesi alınan Ağca, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. 13 Haziran 2000'de dönemin İtalya Cumhurbaşkanı Carlo Azeglio Ciampi'nin affını onaylamasıyla Türkiye'ye iade edilen Ağca’nın sadece gasp suçundan iadesi kararlaştırıldığı; İpekçi cinayetinden tekrar yargılanmasının mümkün olmadığı ifade edildi.

Mehmet Ali Ağca'nın İpekçi cinayetinden aldığı ölüm cezası 1991 yılında yürürlüğe konulan İnfaz Yasası gereği 10 yıl hapse çevrilmişti. Kadıköy'de iki ayrı gasp ve soygun suçlarından aldığı toplam 36 yıl ağır hapis cezası da, kamuoyunda "Rahşan Affı" olarak bilinen Af Yasası nedeniyle 7 yıl 2 ay hapse çevrilmişti. 12 Ocak 2006 tarihinde serbest bırakıldı. Adalet Bakanlığı'nın itirazı üzerine, Yargıtay tahliye kararını oybirliğiyle bozdu, Mehmet Ali Ağca 20 Ocak 2006 tarihinde tekrar tutuklanıp Kartal H Tipi Cezaevi’ne konuldu. Ağca, 18 Ocak 2010 tarihinde cezasını tamamlayıp hapisten çıkmıştır.

GAZETECİ OLMAZ DEDİLER AMA…

Hukuk fakültesinde okurken gazeteci olmayı kafasına koyan İpekçi’yi amcasının yakın arkadaşı olan Vatan Gazetesi’nin sahibi ve başyazarı Ahmet Emin Yalman işe almıştı. Ancak yalnızca 15 gün çalışmasına izin verilen İpekçi için Yalman, amcasına şu sözleri söylemişti, “Gazeteci olmaz bundan, siz bunu tüccar yapın". Ama bu sözler onu yıldırmamıştı. İçinde büyüttüğü gazetecilik tutkusu onu genç yaşta genel yayın yönetmeni yapmıştı. Ancak İpekçi’de tıpkı Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Bahriye Üçok gibi bildikleri ve bildiklerini yazdıkları için katledildi. Sır perdesi hala tam olarak aralanmayan İpekçi’yi ölümünün 38. yılında bir kez daha saygıyla anıyor ve gazetecilerin de gazetelerin de susturulmasını istemiyoruz.

#

01 Şub 2017 - 14:03 - Asayiş


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Kocaeli Koz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Kocaeli Koz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Kocaeli Koz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Kocaeli Koz değil haberi geçen ajanstır.